Üniversite tercihi sonuçları açıklandı ve öğrenciler yavaş yavaş yerleştikleri üniversitelere kayıt yaptırmaya başladı. Bundan sonraki hayatlarını, mesleki kariyerlerini, beğenilerini, kişisel gelişimlerini, sosyal ortamlarını, dünyaya bakışlarını şekillendirecek eğitim yuvalarına ilk adımlarını attılar. Kimisi beklediğini belki ilk günden bulamadı, kimisi de beklentilerinden fazlasıyla karşılaştı. Ama araştırarak ve en makul yöntemlerle değerlendirme yaparak yerleşen öğrenciler bir sürpriz yaşamadan hayallerine kavuştu.
Üniversite tercihi sınav kadar önemli bir basamak. Tabi ki memnun kalınmadığında geri dönüşü ya da telafisi olmayan bir durum değil ama birçoğu için hayatın gidişatına yön verecek önemli bir karar süreci. Öğrenciler gittikleri okullarda ve bölümlerde aldıkları eğitime göre iş ve kariyer sahibi olacak, kurdukları ilişkilere göre sosyal bir çevre ve dünya görüşü kazanacak, gördükleri yenilikler oranında kendilerini ve yetkinliklerini geliştirecekler. Mesleklerini, hobilerini, arkadaşlıklarını ve hatta evliliklerini; yetişkinliğe atılan ilk adım olan üniversite hayatında edindikleri kazanımlarına göre belirleyecekler.
Dolayısıyla üniversite tercihi yaparken doğru değerlendirme kıstaslarının belirlenmesi, gerçekçi ve makul bir yaklaşım ile öğrencinin kendini ve ne istediğini iyi bilmesi çok önemli. Bu kadar önemli bir kararı alırken de kulaktan dolma bilgiler ile ilerlemek, sadece tercih günleri geldiğinde bu konuyu düşünmek yapılan en yaygın hatalardan.
Biz öğrencilerimiz ile Üniversite Tercih Danışmanlığı sürecimizde, öğrencilerin puanı geldikten sonra sadece o puana göre tutan yerleri sıralamıyoruz. Yaklaşık iki aylık bir süreçte derinlemesine analizlerle en doğru kararı vermelerine yardımcı oluyoruz.
Üniversite Tercihi İle İlgili Neden Şimdi Yazıyoruz ?
Ne yazık ki her yıl olduğu gibi bu yıl da sınav sonuçları belli olduktan ve tercih günleri geldikten sonra birçok kişi bize ulaşarak puana göre acil bir sıralama yapmamızı istedi. Çünkü o güne kadar ne öğrenciler ne de aileleri bu konu üzerine ciddi ve detaylı düşünmemişti. O sınırlı günler geldiğinde ise;
Hangi bölümü yazsak?
Şu üniversite olursa diğer bölüm de mantıklı olur mu ki?
O üniversitenin eğitimi daha mı iyi?
Hangi bölümde iş imkanı daha rahat?
Alternatif bölümler neler?
Mezuna kalmak daha mı mantıklı?
Bu bölümde bu sektörün içinde gerçekten bir ömür geçer mi?
Gibi bir sürü soruya aileler cevap arama telaşına düştü. Bunların hepsinin her yönüyle doğru değerlendirilmesi o kısıtlı süre içinde tabi ki mümkün olmadı. Bir de üstüne aile içi anlaşmazlıklar eklendi. Kimi zaman anneler çocukları için bir hayal kurarken babalar genelde detaylara takılmazken gençler bambaşka hedeflerin peşinde buluverdi kendini. Kimi gençler geçici heveslerini hayatlarının merkezine koyarak anne babalarının tavsiyelerine kulak asmadı. Bu durumda neyi neye göre çözmeleri gerektiğini bilemeden tercihlerin son günü geldi ve hızlı bir karar ile hayata yön verildi.
İşte bütün bu karmaşanın önümüzdeki senelerde yaşanmaması ve gençlerin en doğru kararı aileleriyle birlikte verebilmesi için bir erken uyarı olarak bu yazıyı yazıyoruz. Üniversite tercihinde kriter sadece puan ve hevesler değildir. Kişinin kendini, yetkinliklerini ve hayat amacını iyi belirlemesinin yanında alternatif okulların ve bölümlerin akademik kadrosu, eğitim sistemi, sosyal ortamı, iş imkanları, bulunduğu şehri, sağlayacağı kazanımları çok iyi değerlendirilmeli. Bu konular üzerine düşünmek ve profesyonel destek almak için tercih haftasının gelmesi beklenmemeli. Üniversite tercihinde kriter önceliklerinin belirlenmesi, öğrencinin gerçekte ne istediğini ve hayattan beklentilerini netleştirmesi, gerçekçi hedeflerin koyulması, aile içi uzlaşmanın sağlanması; bu sene de tecrübe ettiğimiz gibi kolay ve kısa vadede çözülebilen konular olmadığı için son zamana bırakılmadan ciddi zaman ayrılması gerekir.